26 Eylül 2011 Pazartesi

İnsan kazanamadığı birini kaybedemez

Şu bi kaç  aydır onu tam anlamıyla kazanmak için çabaladım durdum. Kazandım diyebiliriz aslında ama benim istediğim şekilde değil. Zaman geliyor ya çok korkuyorum kaybetmekten, hoş bu evhamlarım bunu hızlandıracak sonunda o olacak istemeden bağladım o bu kadarını fark etmiyor olsa gerek. Görmeyince, nefes aldığından emin olmayınca duramıyorum yerimde çıldırıyorum. Görse beni güler bu kadar endişe etmeme dün haber alamadım ondan diye uyandırmadığım insan kalmadı, ama evhamlıyım biraz napabilirim ki sakinleştirilmeye ihtiyacım vardı. Ben kaybetme korkusu içinde kendimi kaybederken bu gün onun hiç de sevmediği biri bana kazanamadığın birini nasıl kaybedebilirsin ki dedi. Aklım durdu içime işledi üzüntüden, kazanmış mıydım onu yoksa çoktan kaybediyor muydum. Ah kahretsin bilmiyordum. aslında kaybedemezdim yani neden kaybedeyim ki of bilmiyorum bu kadar düşünmek iyi değil kafayı yiyeceğim. Aslında bilmelisin ki senin yanında olmayı bana düşünmeyi unutturduğun için de seviyorum. Yani senin yanında böyle şeyleri düşünmüyorum, senin yanında olmayı seviyorum. Ve bilmelisin ki seni de seviyorum.


* Bazen bi şeylerin seni mutsuz ettiğini hissediyorum, anlatmıyorsun tabiki. Ama ben seni mutsuz eden o duyguyu kırmak istiyorum. Sen sadece kahkaha at, hep güzel şeyleri yaşa istiyorum mutsuzluk,umutsuzluk ve karamsarlık gibi iğrenç duygularını bana hediye edebilirsin hiç sorun değil senden gelecek herhangi bi şey bile beni mutlu edebilir ne komik.

24 Eylül 2011 Cumartesi

Bana nefes aldığımı hatırlattın.

Hayır bu aşk dolu bi blog olmayacak evet seni çok özlüyorum günlerdir, moralim de çok bozuk her şeye ama senden bahsetmeyeceğim.
3 gün önce falandır heralde hep bahsettiğin bi kitap vardı John Parkin'in. Onu aldım okumaya başladım nefes aldığımı hissediyorum sanki. Her şeye siktir et diyip kafamdaki bütün soruları atıyorum dışarı, çıkmazlardan kurtuluyorum.
  • Moralim bozuk, siktir et diyorum 
  • Annemle kavga ediyorum normalde kendimi haklı çıkarmak varken siktir et diyorum.
  • Okulda sorun yaşıyorum siktir et diyorum, geçer
  • Seni özlüyorum, sesini duymam gerek diyorum siktir et diyorum, sınavı var.
  • Lucy sinirlerimi bozuyor, siktir et diyorum küçük o.
  • Hep çıkmaza girince siktir et diyorum. Ve bi anda problem çözülmüş gibi hissediyorum. 
Sevgili Siktir Et kitabım mutluyum senin yüzünden. Ve biliyorum benim sevgili ablam bunları okuyor ders falan bi şeyler diyordur şimdi. Merak etme hayatım ona demiyorum bu yaşıma kadar ona dedim zaten. Ders çalışmamaya siktir et diyorum. 
Ah bide sen konusunda siktir et diyemiyorum, diyemeyeceğim seni seviyorum en azından şimdi.
* Bu arada sevgili evren eğer sms paketimi iptal edersem telefonunu geri alacak hatta sms bile yapacak biliyorum ama yapmayacağım murphy kanunları bile senin kadar saçmalamıyordur.

21 Eylül 2011 Çarşamba

Aslında ben kendimce üzülürken sadece sen yanımda ol istemişim.

Dün seni gördüm, yine bi süre sonra değişti yüzün. Eve geldim düşündüm. Kafayı yedirtiyorsun bana aptal. Dedim ki içimden ben böyle de severim sen çık git hayatımdan. Görmek istemiyorum seni ya üzülüyorum sen benimle olmayınca. Yağmuru bekliyorum sanki çölde gelmeyecek ya ben yine de bekliyorum. Dedim damla silkelen kızım kendine gel ne bileyim bi bahane bul kalbin için unut onu çıkar aklından. Mantıklı geldi 5 dakika falan heralde. Unuttum seni 5 dakika geçti yine aklıma geldin güldüm biliyorum ki hiç çıkmayacaksın aklımdan hele şimdi, yarın,ertesi gün,cumartesi,pazar ve bütün bir yıl. Daha sonra? ona bi şey diyemiyorum. Şu an bana çok büyük gelen sevgim o zaman belki bitecek. Geçmişten pişman olmadıkça geri dönüp bakmayı seviyorum şimdi düşündüm de geri dönüp bakınca en çok seni sevdiğim için mutlu olurum heralde beni değiştirdin. Mutluyum benimlesin. yani kısmen. Biliyor musun eğer hayatımdan çıkarsaydım seni 3-5 gün dayanırdım en fazla sonra görmek için çabalardım. Görürdüm tabiki seni görmek için yapmayacağım şey yok. Ciddiyim her şeyi yaparım.Sonra seni gördüm yine nasıl vazgeçerdim ki unuttum tüm aklımda olanı. Çok komik hiç bağlanmak istememiştim sana eksikliğini hissediyorum en ufak bi şeyde, sevgi olarak değil bazen arkadaşlığına ihtiyaç duyuyorum. Bilmem seni herşeyim yerine koyuyorum gerektiğinde dostta oluyorsun bazen, aşık olduğum adam da,akıl hocamda sana herşeyi açık açık anlatmayı seviyorum. Bütün bi günümü anlatmayı, seni dinlemeyi, saçlarını, kokunu,hatta sana iğrenç esprileri bile yapmayı seviyorum. Sen benimle olmaktan vazgeçmedikçe hiç bi yere gitmiyorum. Ve seni çok özledim.

17 Eylül 2011 Cumartesi

Burç uyumları


Googleye burç uyumları yazdım. Hemen hemen bütün sitelere girip oğlak-boğa uyumuna baktım. 
Oğlak ve Boğa



1-Eğer bir boğaya tutulduysanız gerçek aşkı buldunuz demektir.İkiniz her yönden uyuşur ve tatmin olursunuz.Lüks,zevk ve sonunda mutluluk.Boğa burcunun güneşi sizin 5.evinize yani gerçek aşk ve zevk evinize düşmektedir, ona aşık olmanıza şaşırmamalı!
2-Oğlak ve Boğa burçları arasında uyumlu bir ilişki yaşanabilir. Oğlak burcu insanı duygusal, düşünceli ve sabırlıdır. Bir kez sevdi mi yapmayacağı fedakarlık yoktur. Her konuda sevdiği kişiye destek olur. Yalnız utangaç bir mizacı olduğu için kendini ifade etmekte zorluk çekebilir. Sevdiği kişiyi fazlasıyla sahiplenir ve kıskançtır. Tam bir güven insanıdır ve Boğa burcunun ihtiyaç duyduğu güven ve sadakat duygusunu hal ve tutumuyla fazlasıyla tatmin eder. Diğer yandan sabırlı ve güçlüdür. Para biriktirmeyi ve kazanmayı iyi bilir. Böylece Boğa'nın bir ömür boyu kendini güvenli bir ilişki içerisinde hissetmesini sağlar. Sorumluluk sahibidir ve fazlasıyla yerine getirir. Yalnız biraz karamsardır. Böyle zamanlarda Boğa burcunun insiyatifi eline alması gerekir. Boğa sevecen ve ılımlı tavırlarıyla Oğlak insanını etkisi altına alır. Her iki taraf da seksüel açıdan arzulu ve tutkuludur. Duygusal yönden de anlaşırlarsa mükemmel bir uyum yakalarlar. 

Boğa ve Oğlak


1-Boga ile Oglak mutlu olabilir mi acaba? Hem de çok! Ikinizde toprak elementi oldugunuz için sadece sezgilerinizle bile birbirinizi anlayabilirsiniz.  Oğlak sevgilinize bütün kalbinizle ve kararlılığınızla bağlanın, çok yakında onun sizin için yaratılmış olduğunu düşüneceksiniz.
Bu arada bunları okurken ki surat ifadeni çok merak ederdim. Ne düşünüyorsun sana aşık küçük bir kız mı ? Gülüyor musun yada üzülüyor musun halime bilmiyorum. Biliyor musun aslında ne düşündüğün umrumda değil sen bunları okurken seni izlemeyi tercih ederdim heralde. Ah aptal ne yaptın bana böyle, senin ne haddine. Pisliğin tekisin ama gülümsemeni seviyorum,gözlerini,saçlarını,sesini,yüzünü herşeyini seviyorum.Anlamadım nasıl oldu, ama seni seviyorum.

Senin bütün eksilerini kafamda artıya çeviriyorum.

Normalde şu şu olursa uzak dur tarzındaki düşüncelerim sana işlemiyor. Yani uzak duramıyorum. Evet başlıyorum.
1- Sevgilisinden yeni ayrılmış ve onunla uzun süre çıkmış birinden uzak dur. ( Gerçi çok yeni değil, ama uzun sürmüş barışılabilir kesinlikle seni sevmek için bile eksi puan üzülmek bariz ortada.)
2-Güvensiz birinden uzak dur. ( Evet kızlara güvenmiyorum felsefesiyle yaşayan oğlanlarımızdan uzak durmalıyız.)
3-Söz vermiyorsa uzak dur. ( Bu türlerin ekme konusunda eğilimleri olur genelde, söz vermez çünkü tutmayınca karşısındaki her kim olursa olsun azarı yiyeceğini uzun bi süre çoğu zamanda bir bayansa ölene kadar trip atılacağını bilir.)
4-Bi öyle bi böyleyse uzak dur. ( En kötüsüde bu türdür, aşık konumundaki ne yapacağını şaşırır. Ne dese ters bi cevap mı alacak yoksa sevgi seliylemi karşılaşacak bilemez)

5-Bilmemezden geliyorsa uzak dur.( Birbirleri arasında konuşulmamış ama karşı tarafın anlamamasının imkansız olduğu, hatta ve hatta gerçekten anlamıyorsa bi beyin cerrahı ne bileyim bi hekimle görüşülmesi gerektiği durum)
6-Sarı tüylülük varsa uzak dur. ( Allahtan sen kumrala kaçıyorsun )
7-Ukala görünüyorsa uzak dur.( Ah canım hiç ukala görünmüyorsun ama sanada söylemiştim gerçekten cem görünümlü bi cansın sen.)
8-Kısaysa yanına bile yaklaşma canım mümkünse.( Biraz uzun bir insan olduğum için..... Neyseki sen azıcık uzunsun benden.)
9-O yazmadan kesinikle,sakın yazma. ( Bunu hala uygulamaya çalışıyorum ama ne yazıkki dayanamıyorum bazen)
Aklıma şimdilik bu kadar geldi, bunlardan genelde uzak dururum
Ama bi ayrıntıyı atlamışım seninle tanışacağımı bilemezdim bay ezberbozan. Artık sadece hislerimi dinliyorum küçük aptal kitabı değil ama bazen diyorum ki acaba tarot bakıp soru falan mı sorsam. Sen böyle batıl şeylere inanmazsın. Bende inanmaktan vazgeçmeliyim ah bide söylemeyi unuttum değil mi? Seni seviyorum.



Omzuna başımı koyup uykuya dalmak istiyorum.
Ve hiç uyanmamak…

16 Eylül 2011 Cuma

The Notebook


















Noah : İstersen komik olabilirim.. Dalgın, zeki, batıl inançlı, cesur ve ayaklarımın üstünde hafif olabilirim. Her ne istersen olabilirim. Sen sadece bana ne istediğini söyle senin için o olurum.
Allie : Aptalsın.
Noah : Evet, bunu da olabilirim.

15 Eylül 2011 Perşembe

Bazen istemsizce bunu sana söylüyorum.

Bana bak seni aptal çocuk, seviyorum.

Yaklaşık iki aydır garip bi hal içerisindeyim. Günlük yaptığım şeyleri böyle sıralayabiliriz. 
-Kalk Luccye mama ver dışarı çıkar
-Eve gel duş al. 
-Bi şeyler ye
-Aşk ile ilgili cevaplar kitabı 
-Aşk ile ilgili cevaplar kitabı 
-Luccye mama ver 
-Aşk ile ilgili cevaplar kitabı
-Doktorlar
-Aşk ile ilgili cevaplar kitabı
-Aşk ile ilgili cevaplar kitabı
-Luccye mama ver
-Yemek ye
-Aşk ile ilgili cevaplar kitabı 
-Dışarı çık
-Eve gel 
-Doktorlar
-Aşk ile ilgili cevaplar kitabı
-Uyu
Yani aşağı yukarı böyle sıralayabiliriz. :D Nedir bu aşkla ilgili cevaplar kitabı. Yani aslında saçma sapan bişey. Ama bağımlılık oldu resmen canım sıkılınca açıp soru soruyorum. 
Soru:Seviyor muyum acaba? 
Cevap:Durum, tam da senin düşündüğün gibi
Soru:Ay konuşsam mı acaba, anlatsam mı ?
Cevap:Elinden gelen herşeyi yap
Soru:Ya kaybedersem, 3 ay depresyonda yaşarım bak cinayet falan işlerim o derece üzülürüm yani. Kaybetmem dimi he kitap? 
Cevap:Aşırı duygusal olma
Soru:Dışarı çıkıyorum haber vereyim dimi. ? 
Cevap: Bu sıradan bi teklif değil. 
:S:S 
Soru:Vazgeçmeli miyim?
Cevap:Bu iş tek taraflı olmaz.
Soru:Haklısın vazgeçeyim dimi?
Cevap:Arzularının uyanmasına izin ver. 
Soru:Kitaaaaap yol göster.
Cevap:Ona süpriz yap. 

Böyle her aklıma geldiğinde soru sordum bu minik kırmızı kitaba. Hep iki ucu açık cevaplar verdi durdu. Saçma geliyo tabi ama resmen bağımlılık yaptı bende. Bu gün dedim damla kızım bi silkelen kendine gel. Son sorumu sordum kitaba. 
Soru:Seviyorum ya kitap, doğru mu yapıyorum. 
Cevap:Belki. Ama dikkate alman gereken başkaları da var. 

Şok etkisi yarattı bende çok fena. Yani geri zekalı mı diye bile sormuştum onda bile mantıklı bi cevap vermişti. Bu yani oturdu içime 3 gün yemek yemiş gibi oldum. Kalktım 2 aydır emektar olma yolunda ilerleyen kırmızı kapaklı aşk ile ilgili cevaplar kitabımı kaldırdım rafa ve dışarı çıktım. Sonra onu gördüm, baktım ki umrumda değildi bi başkası yani tabiki olmaması işime gelir ama engel olmaz heralde onu sevmeme. Yine kafamda ne yani kalede kaleci var diye gol atamayacak mıyız falan diye şeylere yordum. Bilmiyorum fark ediyorum ki 2 saniye daha yanımda nefes alması için bütün cümlelerimi birbirine karıştırıp uzatabilirim. Her neyse işte sevgili kırmızı kapaklı kitabım seni çok seviyorum ama sana inanmak çok komik. O anda kalbim ne diyorsa onu yapacağım.


*Bu arada bu resme bayıldım  çok romantik 

Hayatımda kimseyi istemediğim zaman karşıma çıkıp seni istemeye zorladın beni.

Üzülme senin suçun değildi, Aklım istemedi önce; kalbim istedi. Kalbime söz geçmemiş demek ki, aklım da sende. Kazındın beynime her gün sesin nasıldı diye düşünüyorum. Hatırladım çok güzeldi. Gülümsemeni düşündüm, sen gülümseyince beni de gülümsettiğini. Bana şapşal demeni düşündüm bi yandan sinir oluyorum bi yandan da hoşuma gidiyor bakma. Sen tabiki farkında değilsin ama içimi eritiyorsun güneş misali. Aklımı donduruyosun. Yanında olunca heyecandan titriyorum sanki, sakin olmak çok güç. Senin yanında bile seni özlemenin şımarıklığını yaşıyorum düşün. Senin de böyle hissetmeni isterdim o kadar çok isterdim ki, abartıyor muyum seni. Kafam da mı büyütüyorum sevgimi yoksa kalbimde mi? Bunu nasıl anlarım ki. Kilitleniyorum senin karşında. Giderken arkandan uzun uzun seni izliyorum dönüp bakarsın diye. Hoş dönüp bakarsan ne yapacağım bilmiyorum. Böyle sanki 100 yıllık erkek arkadaşımmışsın gibi geliyorsun, çok iyi tanımadığım halde çok iyi tanıyorum seni. Hangi lafıma nasıl cevap vereceksin tahmin ediyorum. Daha önce aşık olmadım ben, peki bu aşk mı? Onu çözemiyorum. Yani insan aşık olunca nasıl hisseder ki. Acı çeker mi sebepsiz, boş hayallerin peşinden gider mi. Öyleyse bu aşk. Belki platonik, sanin haberin olmadan aşığım sana. Belki zamanla geçer gidersin aklımdan şimdi inanmak gelmiyor içimden ama dedim ya belki.. Her neyse işte belki bi gün öğrenirsin çok seviyorum seni.

11 Eylül 2011 Pazar

Aburcubur Aşkı

Malum her insanın bi kriteri bi beklentisi vardır karşısındakinden.
Benim kriterimdeki insanın kriterlerine ben uymuyorum. Başkasının kriterindeki ben olunca da o bana uymuyor. Tamam biliyorum kafanız çok karıştı. Sorun yine küçücük minicik(??) göbeğim. Ya aslında ortada bi şey yok ama bana tombiş falan diyor. Resmen çok üzülüyorum gülsem bile.
Hayır beğenilmemeyi tartışmayacağım merak etmeyin onu başka bi zaman anlatırım. Sadece diyet yapamadığımı anlatacağım. Ya gayet güzel yapıyorum 2-3 kilo veriyorum sonra bende bi mutluluk bi şey. Hadi gelsin çikolatalar,cipsler. Yani resmen bünyem 2 kilo verince eksikliğini hissediyor heralde. Resmen aşeriyorum yani yemeyince bi sinir oluyorum bütün gün mutfakta oluyorum yani. İki gün önce bi kilo verdim diye seviniyordum şimdi tekrar almışım o kilomu. Ağzıma kilit mi vursam ne yapsam bende bilmiyorum ki. Ama genelde böyle rencide edilince kilo veresim geliyo. :D Bazen haberlerde falan çıkıyo 3 ayda 35 kilo verdi falan. Oha yani nasıl yapıyorsunuz arkadaşım? (gerçi ben 35 kilo verirsem kimse beğenmez orası hoş bi 5 kilo yeterli olacak ama oda bi türlü gitmiyor her neyse.) nasıl sahip çıkıyorsunuz siz midenize,ağzınıza bi yolu yordamı varsa bana da söyleyin yani. Cidden çok kıskanıyorum onları böyle önceki hali sonraki hali diye resimlerini koyuyorlar ikisinde de aynı kıyafeti giymiş sonrakinde 50 kişi daha girebilecek gibi o pantolona. Yani ebru şallı gibi olmayı beklemiyorum ama ne bileyim azıcık vereyim yani. Zaten tek sorun göbeeek. Gitmiyor ya gitmiyor. Neyse yaptım olacak diyoruz ve yolumuza devam ediyoruz :D

 NOT: Kilolu olduğunuzu düşünüyorsanız modacıları dinleyin ve sakın enine çizgili şeyler giymeyin. En azından ayı gibi olan vücudunuzu file çevirmeniz an meselesi olur. Ama boyuna giyebiliriniz ben onay verdim. ^^

Küçük Minik Haydut Kız

Bahsetmiştim annemle babam bana 3 ay önce kızımı getirdi. Kızım kızım diyorum ama kendisi şu an 4 aylık bi yavru golden. Gerçi öyle demeye bin şahit lazım çünkü şu an sadece küçük bi hayduttan başka bi şey değil Parçalamadığı eşya, yemediği şey ve kaçırmadığı çorap,terlik kalmadı evde. Bana geldiğinde 31 günlüktü :) o kadar minik küçük patili sevimli ve tombiş bi şeydi ki anlatamam. Bu 3 ay boyunca tam anlamıyla herşeyim o oldu. Sabah 6,30da kalkıyorum mama yiyor dışarı çıkıyoruz tüm gün onunlayım oyun oynuyoruz falan. Başlarda kolay boyu kısaydı ereşebildiği hiç bir şey yoktu. Artık büyüdü son bi aydır görüp görebileceği herşeyi parçalamak istiyor e küçük olduğu için başlarda eve tuvaletini yapıyordu ben bütün gün elimde peçete ıslak bez onun arkasında evi temizliyordum. Bir sabah uyandığımda evdeki rulo havlunun yerde ve tam anlamıyla paraçparça olduğunu gördüm,
Daha bitermi canım bi kaç gün içinde sağlık karnesini kemirdiğini gördüm.
Şifonyerime atlayıp fotoğraf makinemi düşürdü hatta pillerini kemirmiş.
Arkadaşımın çorabını çekeleyip çıkardı ve yatağın altına kaçıp onunla oynadı.
Evden kaçmaya çok meyilli daha doğrusu büyük kuçulara resmen aşık.
Dolabımı açıp vitamin haplarını yedi.
Tam anlamıyla 1 kitabımı kemirdi tamamını hatta yemiş birazını, 2 tanesininde kapağını kemirmiş
Mama paketine atlayıp yarısını yemiş.
Ah bi kez dışarıda kurbağayı ağzına aldı ağzı köpürdü.
Kaç tane eşyamı diş izleriyle süslediğini sayamadım bile
Bunlar hep 5 dakika yanından ayrıldığımda olmuş oluyor.

Herşeyi ne kadar yukarı kaldırsam kaldırayım elbet almanın bi yolunu buluyor bazen uçtuğundan şüphelenmiyor değilim :) birde kızınca bi masum bakışı var kızası gelmiyor insanın. Ha tabi bide dinlemiyor bu aralar. Bi an önce büyümelisin Lucy, a bide seni çok seviyorum benim küçük haydut kızım.

Bi an herşey renksiz televizyon gibi olsun istedim.

İstedim çünkü o yıllar insanlar aşık olmayı bilirmiş, severmiş gerçekten. Zormuş belki birlikte olmak ama güzelmiş. Sevince karşılık bulmak çok zor karşılığı varsa bile anlamı başka elbet. Kim severse daha çok önce o kaybeder bence hayat bu kadar. Çok seviyorum hep böyle söylenir " Hiç böyle hissetmemiştim." ama ben hiç böyle hissetmemiştim, resmen aptallıkmış daha önce aşık oldum demelerim. Onu görünce kilitlenip kalıyorum içim eriyor kalbim yerinden çıkıyor en önemlisi söylediği her şeyi ayrıntısına kadar dinleyip kafamda yoruyorum. Komik ben insanları dinlemem bile. Onu izlemeyi seviyorum, giderken arkasından bakmayı. Bana şapşal demesini bile seviyorum. Oysa bilmiyor ona ne kadar aşık olduğumu, bilmiyor diye düşünüyorum ama bence anlamıştır. Yani onun yerinde ben olsaydım anlardım. Aslına bakılırsa onu kimseye anlatmak bile istemiyorum sanki ben birilerine anlatsam değerlenecek gidecek. Resmen saçmalıyorum. Ama anlamak zor böyle salak salak resimlerine bakıyorum gecenin bi yarısı pat diye uyanıp mesaj atmışmı diye bakıyorum çünkü bazen kendisi saat dinlemeden 2,30 sularında mesaj atabiliyor. Çok alıştım ama onun için aynı durumda değilim, mutlu mu olmalıyım mutsuz mu bilmiyorum. Daha da önemlisi nasıl atlatacağımı bilmiyorum. Hiç bi şey bilmiyorum. Sadece seviyorum. Aslında çok konuştum. Nasıl tanıştığımızı anlatmalıyım.
      Kasım ayı falandı heralde. Kızlarla okuldan çıktık eve yürüyoruz evin yanındaki kum sahada bi çocuk var köpeğiyle oynuyor. Köpek gördü bizi ve koştura koştura bana doğru gelmeye başladı, resmen şok oldum. Köpekçik geldi ve salyalarını güzelim montumun sağ kolunda bırakıp gitti.Sahibine söylenmeye başladım küçük bi münakaşaya girdik falan öyle geçti gitti. Bu yıl bana küçük kızımı aldı annemle babam, bir buçuk ay falan sonra evde annemle tartıştım aldım kızımı çıktım evden aklıma geldi bu çocuk a dedim onun da köpeği vardı arkadaş oluruz ne bileyim gittim bunların siteye orada arkadaşım oturuyordu o yüzden biliyorum orada yaşadıklarını. Girdim içeri oynuyoruz Lucyle falan. Biri çıktı lucyi sevdi falan baktım o :) tanıştık falan ama gitmesi gerekiyordu gitti. Sonra bende eve gittim bi iki hafta sonra tekrar gittim oraya balkondan çıktı ve buralarda mısınız daha bende geleyim dedi burdayız dedim aldı oğlunu geldi. :)) Bi saat kadar muhabbet falan ettik. sonra biraz dışarı yürüyelim istersen dedi tamam dedim o sırada annem aradı ve iftara çağırdııııııı. Uf anne yani falan diyorum içimden :D her neyse. Dedim benim gitmem gerekiyor falan hadi ya o zaman dışarı çıkarken haber verirsin de numaram yok değilmi falan dedi başımı salladım buna yanımda değil telefonum emin değilim ama vereyim dur dedi. verdi mesaj atayım ben o zaman dedim. Eve gidince mesaj atmış a evet doğruymuş falan diye böyle tanıştık ve o gün bu gündür her gece köpeklerimizi gezdirmeye başladık, tabi ben aşık oldum yani aslında o kadar kolay olmadı ama bi süre sonra fark ettim ki içim gidiyo resmen ona. böyle işte. :)