3 Aralık 2011 Cumartesi

Eğer bana bi şans verseydin..

Eğer bana bi şans verseydin her şey senin için çok farklı olacaktı, hoş benim içinde öyle. hep kendi tarafımdan baktım bu güne kadar sana haksızlık ettim. Tamam sevmek zorunda olmadın hiç. böyle bi zorunluluk yok o benim kendi paronoyaklığım,kendi saçmalığım resmen sev diye zorladım seni. Israr etmiyorum artık. Hangi gündü hatırlamıyorum bu hafta içinde bi gün işte detaylar umrumda değil artık, seni gördüm ve inan ilk kez gördüğüm için lanet ettim orada o şekilde olman sinirime dokunmuştu çok üzülmüştüm. Haklısın ben seni hep çok büyüttüm. O günden sonra düşüncelerimi değiştirmeye çabaladım olmadı tabi daha kaç gün geçti üzerinden. Seni çok özlüyorum ama bana bi şans verseydin eğer bir şeyleri düzelteceğimize emindim artık çok geç sanırım çünkü seni o şekilde koyamam artık o yere. İlk aşık olduğum kadar temiz değil sicilin yıpranmış hissediyorum daha kazanamadan. Hoş kazanamadığın birini kaybedemezsin bile ama ben kazanamadığım seni kaybediyorum. Zaten umrunda olmadığım zamanlar için seni görmeye çabalayan benin eksikliğini hissetme, hissetmezsin de zaten. Olan tüm umutlarımda bitti belki de son bi parça kaldı oda bitmek üzere işte. Seni seviyorum ve her şey güzel olacaktı. Dedim ya bi şans verseydin eğer...

*bana aşk kitapları okuma demiştin, okuyorum ve bilincimi kaybediyorum sanırım. ama yalnız olmadığımı bilmek güzel.

en fazla içimde ölürsün
nasılsa yokluk rehin bırakılıyor kalana
kalan gidene denk neyi varsa susuyor
ve susmak inceltiyor her yarayı
ve susmak bakmak oluyor
gitmediğin her yere

kim tutuklanmış yalnızlıktan
gizin içine gizlenen kim
söyle beni nerene sakladın
ki şimdi bu kadar sokaktayım

27 Kasım 2011 Pazar

Bildiğim bi şey var kesin, korkarım ki sen tam bana göresin.

Malum artık ısrar etmekten ve beni sev diye uğraşmaktan yorulmuş durumdayım zorla güzellik olmaz derler ya heh işte öyle. Çabalamak çok yorucu aslında çaba göstermek çok güzel ama yerinde saymak yoruyor insanı. Hala tanımlayamadığım şekilde seviyorum seni sadece üstüne düşmek istemiyorum. çok özlüyorum ama anlatamadım sana hiç bunu. artık anla diye de beklemiyorum sadece seviyorum aslında her açtığımda binbir lafla kapattığın bu konuyu ikide bir açmakta istemiyorum. zaten artık açık açık söylemeye de cesaret edemiyorum. aslında keşke tereddüt etseydim sevgimden diyorum o yüzden söyleyemeseydim. ama senden korktuğum için söyleyemiyorum yine nasıl tersleyeceksin kim bilir. aslında bilmiyorum 2gün görmesem bi boşluk yaratıyorsun seni arıyorum görme ihtiyacı hissediyorum nefesini hissetmek huzur veriyor. bilmem gülüşünü falan işte a bide saçların tabiki onları seviyorum bilirsin.adını duymak içimi titretiyorken hatta aslında çok nefret ettiğim birini sırf senin adında diye kendimce affettim. tüm sevmediğim insanlar gibi beynimde işkence yapmaktan vazgeçtim ona sırf seninle ismi aynı diye. aslında sana benzeyen başka bi yüzü çok aradım, mutlu olmayı denedim. ama fark ettim ki sen benim hayatımsın ve hayat çekilmezdir. neden benimle aynaya bakmaya korktuğunu düşünüp durdum hatta kafayı yedim dün. ama haklısın bence benimle  birlikte görmemelisin orada kendini bi başkası olmalı. of saçmalama hayır tabikide böyle düşünmüyorum orda kimse olamaz benden başka. ama senin kararlarına saygı duymayı öğrendim. dediğim gibi çünkü seni seviyorum.

25 Kasım 2011 Cuma

Aşk işte; okurken başka.

Neden aklıma geliyorsun olur olmadık. Neden diye soruyorum kendime . Haklısın düş satıcısı seni aklıma sokup duruyor hayatımda yorumlar yapıp duruyor. Neden seviyorum seni bu kadar,neden özlüyorum. Cevap veremeyeceğin sorular mu soruyorum sana haklısın öyle yapıyorum. Üzüyor muyum seni? Peki ya senin beni üzdüğün kadar mı. Benim yokluğum hiç hissediliyor mu. Bilmiyorum. Güldüm bunu düşününce: hiç zannetmiyorum. Benim senin yanında olma çabalarım seni daha çok mu arzulamayı sağlıyor. Koca bi bilmiyorum havuzu sanki bana ne söylesen tek cevabım BİLMİYORUM. Acı çekiyorum kalbim sıkışıyor çocuk kendimi aldatıyorum unuttum diye düşünerek bak yine aklıma geldin olur olmadık bi yerde. Çay içiyorum ve aklıma sen geldin komik değil mi. Seninle birlikte de çay içmiştik, senin şu sokak çocuğu diye tabir ettiğin biz. Mutluyum mutlusun ve mutlu değiliz biz. Hiç de mutlu olmadık birlikte mutluyuz gülüp eğleniyoruz ama sen yokken mutlu falan değilim ben nasıl olayım çocuk söylesene. Çocuk dediğimde kızıyor musun çok komik değil mi. Ah seni çok özledim  anlatamıyorum değil mi ne desem anlamayacaksın. Ne zamana kadar yanında olabileceğim ölene kadar en azından dost olabilecek miyiz? Senin dediğin gibi sen nereye ben oraya mı olacağım. Sarılıp uyuyabilecek miyim sana bana yazdığın yazı gibi. Boşversene aşık olmayalım biz... ...ama hep benimle uyu. Sen ne kadar tatlısın çocuk ne kadar içimdesin böyle ne kadar boğuyorsun kalbimi ne kadar taşıyorsun dışarı. Söylesene aşabilecek miyim bu zor anları seninle olanları. Yanında hüngür hüngür ağlamak istiyorum sana bağırmak senden nefret ediyorum demek istiyorum ama bunları yapamam ki, aralık bıraktığın kapıları açacak mısın hiç ardına kadar içeri girebilecek miyim kalbinden damarlarından akıp gidecek miyim hayat döngüne dahil olabilecek miyim söylsene. Tek istediğim seninle mutluluk sevgilim ol istiyorum ya beni değiştiren adam ol sana bakarken her seferinde kelebekler harekete geçsin, hareket etmekten yorulmasınlar ölen kelebek yerine gelir elbet. Güneşi düşün onun gibi ısıttığını unuttuğunu düşün onu ve benimle ol benim ol. Sen sadece benimsin. Düşünmeden  seni sevdiğimi söyleyebileyim herkese bi düşünmeyeyim acaba seviyor muyum beni sevmiyor mu diye. Beni sadece sev anlamanı beklemiyorum hadi sevme seviyor gibi yap beni mutlu et sana seninle mutluluğa ihtiyacım var sevgili. Yada git aklımdan sonsuza dek git, ama içime dokundun bi kere parmak izlerin gülümseyen yüzümde kaldı,kalbimde. Sen içimde kaldın biri çekip almadan nasıl çıkarsın söylesene  seni özlememe izin verme şapşal. Sen beni görmek istemeden göremem artık sebebini sorma öyle. Sen istedikçe sadece yanında olurum istemiyorsan da sen bilirsin. Aslında ardımda belkiler bırakarak seni hala içimden terkediyorum, sesli söyleyemem ki. Git diyemem vazgeçemem. Vazgeçilmez değilsin işte bu yüzden vazgeçemem.  Yarına kadar içimdesin peki ya öteki gün, biri gelse senin yerini ona verecek miyim sence. Veremem ki o yer senin. Benim yerimse tam olarakta senin yanında. Geleceği düşündürmeden yaşatıyorsun beni, bilinç altım senin aklım kalbim parmaklarım senin için. Saç tellerim bile sana ait. Sanki elim kesilmişte senin yerin acıyor. Sanki sen kaybolmuşsun da seni bulacak hiç bi yolum yokmuş gibi. Her saniye kayıp mı ettim yoksa içimde daha çok mu sarıp sakladım seni. Çok üşüdüm, beni gerçek anlamda ısıtmadın yanında olmamı istemiyor musun yada istiyor musun. Dur daha bunu bile anlayamadan başka sorular yaşatma bana senin yok olmayacağın bi ize sahibim. Bi gün gelip de kalbimden silindin diyelim a ben bu çocuğa aşıktım diyeceğim. Bence benim ilk aşık olduğumu sandığım çocuk ilk aşkım değilmiş, o aşk bile değilmiş. İlk aşık olduğum adamsın belki de ilk olarak kalmalısın ve ölmeliyim. Hatta olur ya insan evlenir çocukları bile olur ama aklında hala ilk aşkı kalır öyle kal istedim. Öyle olmanı istiyorum çocuk seni çok seviyorum

12 Kasım 2011 Cumartesi

ben seni severim aslında da düzenim bozulur diye korkuyorum.

Sevgi nedir ya. Büyüklüğü neye göre hesap edilir neye göre bilinir. Acaba gözünü kırpmadan ilerlemek midir? Yoksa geriye bakmayı değil tümüyle geriyi unutmak mıdır. Onunla yatıp kalkması mıdır zihnin. Nefes alır ya insan kimin için alır, sadece kendi için alan var mıdır. Yorgunluktan ölmek midir sevgi o berbat su damlacıklarına engel olamaması mıdır gözün; taşar ya hani tutamaz göz kapakların öyle midir.
Aşk nedir. Bunları yoğun yaşamak mı. Bence bu kadar basit olamaz. Düşünsene bi aklına sadece o geliyor onun dışında bi faaliyeti yok beynin aşk olamaz bu. Aşk buysa aşk iğrenç.  Sakillik hatta, herkes farklı bi tanım yapabilir aşk için heralde. Ama dışarıdan bakılınca aşk güzelleştirir, hayatı mutlu kılar, birlikte vakit geçirmektir aşk, düşünmeden cevap vermek.  Yalansız doğru bi hayat. Aşk bi elmanın öteki yarısı değildir. Aşk onu tanımaktır uzaktan sevmekle hiç olamaz. ona tutunmaktır. Ya karşılıklı olur aşk, yada karşılıksız  aşık olan için karanlıkla dolu.  Genelde karartılı dünya yaşatır çünkü karşılığı olan aşk çöldeki yağmur gibidir. Yada piyangoda çıkan büyük ikramiye belkide milyonda bir.
Peki sen ne hissettiğini bilmediğin bi durumla karşılaştın mı hiç. Sebebini düşündün mü? Korktuğun için mi acaba, başka birilerini de düşündüğün için mi yoksa? Bilmiyorsan bi düşün Onu geç sanki annesiymişsin gibi merak ettiğin oldu mu acaba hasta mı, bu soğukta dışarıda mı diye düşündün mü.  Her an başına bi şey mi gelecek acaba diye deliye döndün mü. Bi gün görmezsen meraktan çıldırdın mı. O değilde çok özlediğin oluyor mu. O zaman emin ol hayatında bi yerde yer almayı hak ediyor.
Umutsuz oluyor musun hiç ne yapacağını bilmeyecek kadar aciz. Hayata tutunmak çok zor değilmi böyle üzüntüden hasta oluyor musun geçmek bilmeyen bi hastalık. Mutluluğu başka yerlerde arıyor musun bi şarkının nakaratında yada gece yatağına yattığında tam da baş ucunda onu görüyor musun. Hayır merak etme onu çok yüceltmiyorsun sen sadece seviyorsun. 

5 Kasım 2011 Cumartesi

Sen elmayı seviyorsun ya onun da işi yok seni sevecekti zaten.

Sevgi yok, aşk yok diye diretenlere bir tez 3de kitap yazıp karşı çıkabilecek kadar sevgiye ve aşka inanan bi insanım. Evet bittiğini biliyorum en sonunda, ama birlikte olunduğu zamanlar gittikçe alışkanlığa dönüşüp bir düzene mecbur kalındığı için bittiğini düşünüyorum. Senin sevdiğinde seni sevse ne olur düşüncesiyle kafayı yiyen varsa beri gelsin, öyle olmuyormuş işte kardeşim sen onu seviyorsun diye o da seni sevmek zorunda değilmiş, ama kıskanabilir, trip atabilir, ne bileyim küsebilir yani. Bunlara hazırlıklı ol bu durumda yapacak iki şey var ya kabulleneceksin hepsini depresif depresif kahveni alıp oturacaksın, genelde cenin pozisyonu almış olduğun için aklına bi şey geldikçe ağlayacaksın, hele de hatıraları varsa bittin sen kızım. Diğer bi durumsa unutmaya çalışmak (kesinlikle kısa vadede çalışmıyor) zorlayacaksın ya mutlu olmak için öleceksin resmen, hep bi eğlence havasında olacaksın, sakın birinden akıl alma şimdi o kızın sevgilisi de öyle yapmıştır öyle öyle olmuştur falan anlatır sana. dinleme onu sen anlat çıkar acını. Böyle böyle yaptı bana de daha iyi gelecek bak görürsün. Başkalarıyla görüşmeye kalkma sakın bu seni daha da üzecektir.
Birde üzülüp unutmak istemeyenler var tabi onlardan biri de benim; hele de unutman için direten arkadaşların varsa boku yedin yavrum. Hemen anlatıyorum...

  • Her allahın kuluna onu anlattığım için kusma evresine girdi tabi herkes, millet dedi damla bi dur kızım yeter artık ya sana başka birini bulalım ben istemiyorum onu seviyorum telinden çalarken aldılar getirdiler çocuğu aynı ortama çocuk benimle konuşuyor falan herşeyi batıyor bana bi ara kıyafet falan konuları açıldı nerden nereye kırmızı kareli gömleği neden sevdiğimi falan anlatıyordum en son sonra zaten kalktı gitti çocuk heralde bi saatlik muhabbetimizde tek konu sen,senin yaptıkların,kırmızı gömlek olması sıkmış olabilir ama ben anlatırken çok mutluydum. 
  • Bu aramız bozuldu falan ya bi hafta sonra benim şiddetli karın ağrlarım ve mide bulantılarım başladı. Herkes başka bi şey söylüyor ben acıdan ağlıyorum resmen. Biri diyor üşüttüğün için, biri diyor lucynin tüyü kaçmıştır (yok artık) yok biri diyor yediklerinden falan derken artık dayanamadım ve beyzoşla doktor yollarına düştük. Tahliller bilmm neler falan yapıldı sonuç: mide ilacı. ilacım bittiğinde devam ederse endoskopi falan dedi sebebi stresmiş, üzüntüdenmiş. Ülsermişim bildiğin ama ilacımı kullanıyorum geçti sayılııır. 
  • Benim cin fikirli arkadaşım tutturdu falcıya gidelim falcıya gidelim. tamam dedim gidelim dört buçuğa randevu aldık gittik. Yani fala inanası yoksa bile inanası geliyor insanın. İşte burnun sürtsün diye böyle yapıyor, ama kızlara güvenmiyor pek yapacak bi şey yok falan dedi kadın sinir etti beni gerçi. 
Sonuç olarak unutabildim mi, tabiki hayır. Üzüntüm geçti mi e oda geçmedi. Napsak ki??

*Hadi bana sor sevmek bu kadar mı zor?  Senden başka yok bildiğim yol.
Ne güzel şeysin sen hep yaşın 19, gel yanıma sar beni bu gün var yarın yokuz.

23 Ekim 2011 Pazar

Biliyorum mesaj atmamalıydım, seni sıktım biliyorum. Ama neden bu hale geldik, neydi bu derece ayıran şey seni benden? anlamıyorum, anlayamıyorum. Sıkıldım desen daha ılımlı karşılardım. Bi anda resmen defolup gitme emri almak senden daha kötüydü, sebebini bilmeden. Delirme sınırında gibiyim, ciddiyim berbat haldeyim. Açık açık derdini anlatsan, istemiyorum hayatımda seni desen tamam derim. aramam sormam. Haklısın psikopat gibi seni görmeye çalıştığımdan inanmayacak olabilirsin. Ama beni istemeyen birini isteyemem. Yani en azından beni görmek istmeyen birini ne yapabilirim ki. Bu kadar işte, gömleğini de atmadım atamam ki.. Ama onunla uyumuyorum, kokun burnuma geliyor ağlıyorum. Uyuyamıyorum, ne yaptım bilmiyorum ve seni seviyorum.

18 Ekim 2011 Salı

Yüzünü Gören Cennetlik

Hayır bu blogda sana olan kızgınlıklarımı dile getirmeyeceğim; seni çok özlüyorum. senden bi şey beklediğimde yok aslında yani beklememeye mecbur bırakıyorsun beni.  sadece yanında olmak istiyorum sonsuza dek yanında. biliyorum ders çalışman gerek hatta kazanmanı senden daha çok istiyorum ben. belki seni göremeyeceğim ki bu imkansız her fırsatta göreceğimi en iyi sen biliyorsun kazanmalısın da. aslında benim bundan tek bi şüphem yok senin kendine inandığından daha çok inanıyorum sana, başaramaman ihtimali söz konusu bile değil bana göre. hatta buna o kadar çok kaptırdım ki kendimi bildiğin seni üniversitede hayal ediyorum. ah şapşal seni görmemek çok zorlayacak beni nasıl dayanacağım kim bilir sevgilin olamıyorum madem ki bunu geçtim artık umarım o zaman da yakınında olurum arada bi seni görüp haber alırım.  beni boşverelim seni özleyeceğim ve hala seveceğimden şüphen olmasın. sana gelelim malum yüzünü gören cennetlik durumundayız  bende kendimce çözümler arıyorum CİDDİYİM seni göreceksem saatlerce senin konularını çalışıp sonra seninle birlikte test bile çözerim, yaparım yani çünkü senin ders çalışman benimse seninle olmam gerek. anlamadığın bi şey varsa çalışır sana anlatırım. seninle maç bile izlerim karşıt takımlar olduğumuz halde  gol kaçırdığınızda havaya girip küfür bile ederim eğer sen olacaksan faranjitten ölsem bile 3 dakika görmek için saatlerce beklerim abartıyor gibi görünüyor olabilirim hayır abartmıyorum. saçmalamıyorum da senin yanında olduğum zamanlarda yaşadığım mutlulukla eş değer bi şey yok sadece istemen yeterli aptal aşık falan da değilim mutlu olmak gerçekten güzel mutlu olduğum şeyi yapıyorum ah şapşal seni seviyorum çok seviyorum . 
*BU SINAVI KAZANACAKSIN. hemde izmir ben biliyorum ya, biliyorum yani. 
*o gömlek varya, sen içindeyken daha güzel ama artık benim. kokunu duymayı seviyorum seni seviyorum.
* illa bi ortak nokta aramamıza gerek yok senin sevdiğin herşeyi sevebilirim ben sevdiğin müzikleri, sevdiğin şehirleri, sevdiğin arkadaşları, sevdiğin dersleri, sevdiğin yemekleri sevdiğin herşeyi sevebilirim ve senin de beni sevmeni isterdim.. 

15 Ekim 2011 Cumartesi

Beni hatırlamayı düşünseydin sana tüm kalbimi verirdim

Haklısın bi yarım seni çok seviyor, öteki yarım senden ölesiye nefret ediyor. Bunun suçlusu belki benim ama sen suçsuz değilsin. Sen yanımdasın ya düşüncesiz olmak istiyorum, bencilce belkide. Sadece sen ol istiyorum. komik değil mi? bi yarım seni çok seviyor çünkü; sen benim olamayan sevgilimsin, aklımsın hatta kalbim. Bu kadar ısıtabilir mi bi insan birinin kalbini, aşk yok diye diretme. Var. Ben aşığım sana. Haklısın kadınlar şeytan olabilir; evet kesinlikle öyleler. Sevgi farklı şey. bi yanımda senden nefret ediyo çünkü beni böylesine üzen yokluğun, hayatındakiler telaşı ve yorgunluk sardı resmen beni. Aldırma diyorum kendime " fizy.com/tr#s/1ajfr3" boşver damla üzülme. Olmuyo ki seni resmen seviyorum.Ve belkide beni biraz anlasan farklı olacak herşey. Kimse sonuna kadar mutsuz olamaz, güvensiz olamaz. Güvenmek zorundasın. Artık iyi olmak zorundasın. Ve hayatımdaki en değerli varlığım ablam; olmasaydı eğer, tesellileri olmasaydı yanımda olmasaydı, seni anlatma cesareti bulamasaydım aşamazdım seni böyle biliyorum. İçim içimi yerdi delirirdim. Takıntı değilsin, abartmıyorum sevgimi. Şahit olmuyorsun ki bilemezsin, bilme boşver.  Ve elde etmek için uğraştığım seni kazansamda bi şey değişmeyecek yalan söyledim herkese. Senden sıkılamam ki, bu zamana kadar sıkılmadım. Yoruldum sadece, üzüldüm. Hala sevmekten vazgeçmeyecek kadar aptal mıyım? yoksa çok mu aşık. ? Bilmiyorum. Seni özlüyorum ve seviyorum. Bu arada dün mesaj atsaydın umursasaydın beni hiç bir plan umrumda olmadan yanında biteceğimi biliyordun, beni o kadar tanımış olmalısın. Ama yapmadım artık hatırlanan olmak istedim, belki bi gün...


*Biraz gevşetebilsem göğüs kafesimi, dokunup durdurabilsem attığın yeri. Boşalttığın yere ne koyduysam dolmuyor. Dakika başı bi of içimden eksik olmuyor. Her neyse işte, özledim seni. O kadar..

1 Ekim 2011 Cumartesi

Alışmaktan korktuğun için dokunmaktan vazgeçme

Biliyorum,
Bu şehir getirecek seni bana,
Belki bir konser kuyruğunda,
Belki tıkış bir metro vagonunda…
Götürdüğü gibi getirecek,
Aksayan bir gecenin topal ışığında…
Sevmez bu şehir ağlayan erkeği,
Biliyorum getirecek,
Ağlamaya çeyrek kala…

*İncir reçeli sen ne güzel bir filmsin öyle. 

Her zaman anlayışlı olamıyorum.

Normalde bu kadar sıkmamalıyım seni, pat diye karşına falan çıkmamalıyım düşününce hak veriyorum tabi kendime. Sana da öyle, bilmiyorum ya yoruldum aslında senden bi şey beklemezken bi bakıma da bekliyorum. Mesele şu, neden seni birilerine anlatmak suç ki. neden yakınlarım seni sevdiğimi bilmesin? Bana akıl verilmesinden nefret ederim hele de istemediğim bi şeyi yapmam için. Bana karşı durulmamalı bu düşüncem tabiki bencillik bende biliyorum ama insanlar bana ne kadar karşı durursa dursun ben yine de yapacağımdır. Seni dün anneanneme anlattım, acıdı resmen bana. Üzülme dedi. Komik geldi. Üzülmeyi istemek en son şey olur ama bi düşününce aralıktan beri farklı nedenlerden dolayı mutsuzum temmuzdan beri de senin yüzünden. Aslında istediğim bi ilişki değil, sensin; seninle mutluluk. İnsan sevmediği biriyle mutlu olamaz, anlıyorum. Aslında anlamayı istemiyorum ama anlıyorum. Neden imkansızlıklar beni bulur? Galiba gidip ben arıyorum onları. Komik olansa beni isteyenleri hiç bi zaman istememişimdir, hep imkansızlıklar peşindeyim. Evet evet onları kesin ben arıyorum. Dün yıllarca içimden atamadığım birini uzaktan gördüm, hiç bi şey hissetmedim hatta güldüm unutmak beni mutlu etti. Eve geldiğimde yıllarca dinleyemediğim o şarkıyı dinledim hiç bir nefret duygusu hissetmedim. Kendime bi bakıyorum değişmişim. Mutlu oldum, bazı şeyleri aşmak beni gerçekten mutlu etti. Ama bişey fark ettim artık kalbimi temizler diye aramıyordum birini, zaten çoktan temizlenmiş seni tanıdığımdan beri. Ve sana çok saçma gelen sebeplerim, bana göre çok doğru. Tam anlamıyla farklıyız ve saatlerce düşünsem bile bulamayacağım herhangi bir ortak noktamızı. Dedim ya berbat bi imkansızsın :)


Bu arada söylemeliyim ki kırmızı gömleğine bayılıyoruuuuum.

26 Eylül 2011 Pazartesi

İnsan kazanamadığı birini kaybedemez

Şu bi kaç  aydır onu tam anlamıyla kazanmak için çabaladım durdum. Kazandım diyebiliriz aslında ama benim istediğim şekilde değil. Zaman geliyor ya çok korkuyorum kaybetmekten, hoş bu evhamlarım bunu hızlandıracak sonunda o olacak istemeden bağladım o bu kadarını fark etmiyor olsa gerek. Görmeyince, nefes aldığından emin olmayınca duramıyorum yerimde çıldırıyorum. Görse beni güler bu kadar endişe etmeme dün haber alamadım ondan diye uyandırmadığım insan kalmadı, ama evhamlıyım biraz napabilirim ki sakinleştirilmeye ihtiyacım vardı. Ben kaybetme korkusu içinde kendimi kaybederken bu gün onun hiç de sevmediği biri bana kazanamadığın birini nasıl kaybedebilirsin ki dedi. Aklım durdu içime işledi üzüntüden, kazanmış mıydım onu yoksa çoktan kaybediyor muydum. Ah kahretsin bilmiyordum. aslında kaybedemezdim yani neden kaybedeyim ki of bilmiyorum bu kadar düşünmek iyi değil kafayı yiyeceğim. Aslında bilmelisin ki senin yanında olmayı bana düşünmeyi unutturduğun için de seviyorum. Yani senin yanında böyle şeyleri düşünmüyorum, senin yanında olmayı seviyorum. Ve bilmelisin ki seni de seviyorum.


* Bazen bi şeylerin seni mutsuz ettiğini hissediyorum, anlatmıyorsun tabiki. Ama ben seni mutsuz eden o duyguyu kırmak istiyorum. Sen sadece kahkaha at, hep güzel şeyleri yaşa istiyorum mutsuzluk,umutsuzluk ve karamsarlık gibi iğrenç duygularını bana hediye edebilirsin hiç sorun değil senden gelecek herhangi bi şey bile beni mutlu edebilir ne komik.

24 Eylül 2011 Cumartesi

Bana nefes aldığımı hatırlattın.

Hayır bu aşk dolu bi blog olmayacak evet seni çok özlüyorum günlerdir, moralim de çok bozuk her şeye ama senden bahsetmeyeceğim.
3 gün önce falandır heralde hep bahsettiğin bi kitap vardı John Parkin'in. Onu aldım okumaya başladım nefes aldığımı hissediyorum sanki. Her şeye siktir et diyip kafamdaki bütün soruları atıyorum dışarı, çıkmazlardan kurtuluyorum.
  • Moralim bozuk, siktir et diyorum 
  • Annemle kavga ediyorum normalde kendimi haklı çıkarmak varken siktir et diyorum.
  • Okulda sorun yaşıyorum siktir et diyorum, geçer
  • Seni özlüyorum, sesini duymam gerek diyorum siktir et diyorum, sınavı var.
  • Lucy sinirlerimi bozuyor, siktir et diyorum küçük o.
  • Hep çıkmaza girince siktir et diyorum. Ve bi anda problem çözülmüş gibi hissediyorum. 
Sevgili Siktir Et kitabım mutluyum senin yüzünden. Ve biliyorum benim sevgili ablam bunları okuyor ders falan bi şeyler diyordur şimdi. Merak etme hayatım ona demiyorum bu yaşıma kadar ona dedim zaten. Ders çalışmamaya siktir et diyorum. 
Ah bide sen konusunda siktir et diyemiyorum, diyemeyeceğim seni seviyorum en azından şimdi.
* Bu arada sevgili evren eğer sms paketimi iptal edersem telefonunu geri alacak hatta sms bile yapacak biliyorum ama yapmayacağım murphy kanunları bile senin kadar saçmalamıyordur.

21 Eylül 2011 Çarşamba

Aslında ben kendimce üzülürken sadece sen yanımda ol istemişim.

Dün seni gördüm, yine bi süre sonra değişti yüzün. Eve geldim düşündüm. Kafayı yedirtiyorsun bana aptal. Dedim ki içimden ben böyle de severim sen çık git hayatımdan. Görmek istemiyorum seni ya üzülüyorum sen benimle olmayınca. Yağmuru bekliyorum sanki çölde gelmeyecek ya ben yine de bekliyorum. Dedim damla silkelen kızım kendine gel ne bileyim bi bahane bul kalbin için unut onu çıkar aklından. Mantıklı geldi 5 dakika falan heralde. Unuttum seni 5 dakika geçti yine aklıma geldin güldüm biliyorum ki hiç çıkmayacaksın aklımdan hele şimdi, yarın,ertesi gün,cumartesi,pazar ve bütün bir yıl. Daha sonra? ona bi şey diyemiyorum. Şu an bana çok büyük gelen sevgim o zaman belki bitecek. Geçmişten pişman olmadıkça geri dönüp bakmayı seviyorum şimdi düşündüm de geri dönüp bakınca en çok seni sevdiğim için mutlu olurum heralde beni değiştirdin. Mutluyum benimlesin. yani kısmen. Biliyor musun eğer hayatımdan çıkarsaydım seni 3-5 gün dayanırdım en fazla sonra görmek için çabalardım. Görürdüm tabiki seni görmek için yapmayacağım şey yok. Ciddiyim her şeyi yaparım.Sonra seni gördüm yine nasıl vazgeçerdim ki unuttum tüm aklımda olanı. Çok komik hiç bağlanmak istememiştim sana eksikliğini hissediyorum en ufak bi şeyde, sevgi olarak değil bazen arkadaşlığına ihtiyaç duyuyorum. Bilmem seni herşeyim yerine koyuyorum gerektiğinde dostta oluyorsun bazen, aşık olduğum adam da,akıl hocamda sana herşeyi açık açık anlatmayı seviyorum. Bütün bi günümü anlatmayı, seni dinlemeyi, saçlarını, kokunu,hatta sana iğrenç esprileri bile yapmayı seviyorum. Sen benimle olmaktan vazgeçmedikçe hiç bi yere gitmiyorum. Ve seni çok özledim.

17 Eylül 2011 Cumartesi

Burç uyumları


Googleye burç uyumları yazdım. Hemen hemen bütün sitelere girip oğlak-boğa uyumuna baktım. 
Oğlak ve Boğa



1-Eğer bir boğaya tutulduysanız gerçek aşkı buldunuz demektir.İkiniz her yönden uyuşur ve tatmin olursunuz.Lüks,zevk ve sonunda mutluluk.Boğa burcunun güneşi sizin 5.evinize yani gerçek aşk ve zevk evinize düşmektedir, ona aşık olmanıza şaşırmamalı!
2-Oğlak ve Boğa burçları arasında uyumlu bir ilişki yaşanabilir. Oğlak burcu insanı duygusal, düşünceli ve sabırlıdır. Bir kez sevdi mi yapmayacağı fedakarlık yoktur. Her konuda sevdiği kişiye destek olur. Yalnız utangaç bir mizacı olduğu için kendini ifade etmekte zorluk çekebilir. Sevdiği kişiyi fazlasıyla sahiplenir ve kıskançtır. Tam bir güven insanıdır ve Boğa burcunun ihtiyaç duyduğu güven ve sadakat duygusunu hal ve tutumuyla fazlasıyla tatmin eder. Diğer yandan sabırlı ve güçlüdür. Para biriktirmeyi ve kazanmayı iyi bilir. Böylece Boğa'nın bir ömür boyu kendini güvenli bir ilişki içerisinde hissetmesini sağlar. Sorumluluk sahibidir ve fazlasıyla yerine getirir. Yalnız biraz karamsardır. Böyle zamanlarda Boğa burcunun insiyatifi eline alması gerekir. Boğa sevecen ve ılımlı tavırlarıyla Oğlak insanını etkisi altına alır. Her iki taraf da seksüel açıdan arzulu ve tutkuludur. Duygusal yönden de anlaşırlarsa mükemmel bir uyum yakalarlar. 

Boğa ve Oğlak


1-Boga ile Oglak mutlu olabilir mi acaba? Hem de çok! Ikinizde toprak elementi oldugunuz için sadece sezgilerinizle bile birbirinizi anlayabilirsiniz.  Oğlak sevgilinize bütün kalbinizle ve kararlılığınızla bağlanın, çok yakında onun sizin için yaratılmış olduğunu düşüneceksiniz.
Bu arada bunları okurken ki surat ifadeni çok merak ederdim. Ne düşünüyorsun sana aşık küçük bir kız mı ? Gülüyor musun yada üzülüyor musun halime bilmiyorum. Biliyor musun aslında ne düşündüğün umrumda değil sen bunları okurken seni izlemeyi tercih ederdim heralde. Ah aptal ne yaptın bana böyle, senin ne haddine. Pisliğin tekisin ama gülümsemeni seviyorum,gözlerini,saçlarını,sesini,yüzünü herşeyini seviyorum.Anlamadım nasıl oldu, ama seni seviyorum.

Senin bütün eksilerini kafamda artıya çeviriyorum.

Normalde şu şu olursa uzak dur tarzındaki düşüncelerim sana işlemiyor. Yani uzak duramıyorum. Evet başlıyorum.
1- Sevgilisinden yeni ayrılmış ve onunla uzun süre çıkmış birinden uzak dur. ( Gerçi çok yeni değil, ama uzun sürmüş barışılabilir kesinlikle seni sevmek için bile eksi puan üzülmek bariz ortada.)
2-Güvensiz birinden uzak dur. ( Evet kızlara güvenmiyorum felsefesiyle yaşayan oğlanlarımızdan uzak durmalıyız.)
3-Söz vermiyorsa uzak dur. ( Bu türlerin ekme konusunda eğilimleri olur genelde, söz vermez çünkü tutmayınca karşısındaki her kim olursa olsun azarı yiyeceğini uzun bi süre çoğu zamanda bir bayansa ölene kadar trip atılacağını bilir.)
4-Bi öyle bi böyleyse uzak dur. ( En kötüsüde bu türdür, aşık konumundaki ne yapacağını şaşırır. Ne dese ters bi cevap mı alacak yoksa sevgi seliylemi karşılaşacak bilemez)

5-Bilmemezden geliyorsa uzak dur.( Birbirleri arasında konuşulmamış ama karşı tarafın anlamamasının imkansız olduğu, hatta ve hatta gerçekten anlamıyorsa bi beyin cerrahı ne bileyim bi hekimle görüşülmesi gerektiği durum)
6-Sarı tüylülük varsa uzak dur. ( Allahtan sen kumrala kaçıyorsun )
7-Ukala görünüyorsa uzak dur.( Ah canım hiç ukala görünmüyorsun ama sanada söylemiştim gerçekten cem görünümlü bi cansın sen.)
8-Kısaysa yanına bile yaklaşma canım mümkünse.( Biraz uzun bir insan olduğum için..... Neyseki sen azıcık uzunsun benden.)
9-O yazmadan kesinikle,sakın yazma. ( Bunu hala uygulamaya çalışıyorum ama ne yazıkki dayanamıyorum bazen)
Aklıma şimdilik bu kadar geldi, bunlardan genelde uzak dururum
Ama bi ayrıntıyı atlamışım seninle tanışacağımı bilemezdim bay ezberbozan. Artık sadece hislerimi dinliyorum küçük aptal kitabı değil ama bazen diyorum ki acaba tarot bakıp soru falan mı sorsam. Sen böyle batıl şeylere inanmazsın. Bende inanmaktan vazgeçmeliyim ah bide söylemeyi unuttum değil mi? Seni seviyorum.



Omzuna başımı koyup uykuya dalmak istiyorum.
Ve hiç uyanmamak…

16 Eylül 2011 Cuma

The Notebook


















Noah : İstersen komik olabilirim.. Dalgın, zeki, batıl inançlı, cesur ve ayaklarımın üstünde hafif olabilirim. Her ne istersen olabilirim. Sen sadece bana ne istediğini söyle senin için o olurum.
Allie : Aptalsın.
Noah : Evet, bunu da olabilirim.

15 Eylül 2011 Perşembe

Bazen istemsizce bunu sana söylüyorum.

Bana bak seni aptal çocuk, seviyorum.

Yaklaşık iki aydır garip bi hal içerisindeyim. Günlük yaptığım şeyleri böyle sıralayabiliriz. 
-Kalk Luccye mama ver dışarı çıkar
-Eve gel duş al. 
-Bi şeyler ye
-Aşk ile ilgili cevaplar kitabı 
-Aşk ile ilgili cevaplar kitabı 
-Luccye mama ver 
-Aşk ile ilgili cevaplar kitabı
-Doktorlar
-Aşk ile ilgili cevaplar kitabı
-Aşk ile ilgili cevaplar kitabı
-Luccye mama ver
-Yemek ye
-Aşk ile ilgili cevaplar kitabı 
-Dışarı çık
-Eve gel 
-Doktorlar
-Aşk ile ilgili cevaplar kitabı
-Uyu
Yani aşağı yukarı böyle sıralayabiliriz. :D Nedir bu aşkla ilgili cevaplar kitabı. Yani aslında saçma sapan bişey. Ama bağımlılık oldu resmen canım sıkılınca açıp soru soruyorum. 
Soru:Seviyor muyum acaba? 
Cevap:Durum, tam da senin düşündüğün gibi
Soru:Ay konuşsam mı acaba, anlatsam mı ?
Cevap:Elinden gelen herşeyi yap
Soru:Ya kaybedersem, 3 ay depresyonda yaşarım bak cinayet falan işlerim o derece üzülürüm yani. Kaybetmem dimi he kitap? 
Cevap:Aşırı duygusal olma
Soru:Dışarı çıkıyorum haber vereyim dimi. ? 
Cevap: Bu sıradan bi teklif değil. 
:S:S 
Soru:Vazgeçmeli miyim?
Cevap:Bu iş tek taraflı olmaz.
Soru:Haklısın vazgeçeyim dimi?
Cevap:Arzularının uyanmasına izin ver. 
Soru:Kitaaaaap yol göster.
Cevap:Ona süpriz yap. 

Böyle her aklıma geldiğinde soru sordum bu minik kırmızı kitaba. Hep iki ucu açık cevaplar verdi durdu. Saçma geliyo tabi ama resmen bağımlılık yaptı bende. Bu gün dedim damla kızım bi silkelen kendine gel. Son sorumu sordum kitaba. 
Soru:Seviyorum ya kitap, doğru mu yapıyorum. 
Cevap:Belki. Ama dikkate alman gereken başkaları da var. 

Şok etkisi yarattı bende çok fena. Yani geri zekalı mı diye bile sormuştum onda bile mantıklı bi cevap vermişti. Bu yani oturdu içime 3 gün yemek yemiş gibi oldum. Kalktım 2 aydır emektar olma yolunda ilerleyen kırmızı kapaklı aşk ile ilgili cevaplar kitabımı kaldırdım rafa ve dışarı çıktım. Sonra onu gördüm, baktım ki umrumda değildi bi başkası yani tabiki olmaması işime gelir ama engel olmaz heralde onu sevmeme. Yine kafamda ne yani kalede kaleci var diye gol atamayacak mıyız falan diye şeylere yordum. Bilmiyorum fark ediyorum ki 2 saniye daha yanımda nefes alması için bütün cümlelerimi birbirine karıştırıp uzatabilirim. Her neyse işte sevgili kırmızı kapaklı kitabım seni çok seviyorum ama sana inanmak çok komik. O anda kalbim ne diyorsa onu yapacağım.


*Bu arada bu resme bayıldım  çok romantik 

Hayatımda kimseyi istemediğim zaman karşıma çıkıp seni istemeye zorladın beni.

Üzülme senin suçun değildi, Aklım istemedi önce; kalbim istedi. Kalbime söz geçmemiş demek ki, aklım da sende. Kazındın beynime her gün sesin nasıldı diye düşünüyorum. Hatırladım çok güzeldi. Gülümsemeni düşündüm, sen gülümseyince beni de gülümsettiğini. Bana şapşal demeni düşündüm bi yandan sinir oluyorum bi yandan da hoşuma gidiyor bakma. Sen tabiki farkında değilsin ama içimi eritiyorsun güneş misali. Aklımı donduruyosun. Yanında olunca heyecandan titriyorum sanki, sakin olmak çok güç. Senin yanında bile seni özlemenin şımarıklığını yaşıyorum düşün. Senin de böyle hissetmeni isterdim o kadar çok isterdim ki, abartıyor muyum seni. Kafam da mı büyütüyorum sevgimi yoksa kalbimde mi? Bunu nasıl anlarım ki. Kilitleniyorum senin karşında. Giderken arkandan uzun uzun seni izliyorum dönüp bakarsın diye. Hoş dönüp bakarsan ne yapacağım bilmiyorum. Böyle sanki 100 yıllık erkek arkadaşımmışsın gibi geliyorsun, çok iyi tanımadığım halde çok iyi tanıyorum seni. Hangi lafıma nasıl cevap vereceksin tahmin ediyorum. Daha önce aşık olmadım ben, peki bu aşk mı? Onu çözemiyorum. Yani insan aşık olunca nasıl hisseder ki. Acı çeker mi sebepsiz, boş hayallerin peşinden gider mi. Öyleyse bu aşk. Belki platonik, sanin haberin olmadan aşığım sana. Belki zamanla geçer gidersin aklımdan şimdi inanmak gelmiyor içimden ama dedim ya belki.. Her neyse işte belki bi gün öğrenirsin çok seviyorum seni.

11 Eylül 2011 Pazar

Aburcubur Aşkı

Malum her insanın bi kriteri bi beklentisi vardır karşısındakinden.
Benim kriterimdeki insanın kriterlerine ben uymuyorum. Başkasının kriterindeki ben olunca da o bana uymuyor. Tamam biliyorum kafanız çok karıştı. Sorun yine küçücük minicik(??) göbeğim. Ya aslında ortada bi şey yok ama bana tombiş falan diyor. Resmen çok üzülüyorum gülsem bile.
Hayır beğenilmemeyi tartışmayacağım merak etmeyin onu başka bi zaman anlatırım. Sadece diyet yapamadığımı anlatacağım. Ya gayet güzel yapıyorum 2-3 kilo veriyorum sonra bende bi mutluluk bi şey. Hadi gelsin çikolatalar,cipsler. Yani resmen bünyem 2 kilo verince eksikliğini hissediyor heralde. Resmen aşeriyorum yani yemeyince bi sinir oluyorum bütün gün mutfakta oluyorum yani. İki gün önce bi kilo verdim diye seviniyordum şimdi tekrar almışım o kilomu. Ağzıma kilit mi vursam ne yapsam bende bilmiyorum ki. Ama genelde böyle rencide edilince kilo veresim geliyo. :D Bazen haberlerde falan çıkıyo 3 ayda 35 kilo verdi falan. Oha yani nasıl yapıyorsunuz arkadaşım? (gerçi ben 35 kilo verirsem kimse beğenmez orası hoş bi 5 kilo yeterli olacak ama oda bi türlü gitmiyor her neyse.) nasıl sahip çıkıyorsunuz siz midenize,ağzınıza bi yolu yordamı varsa bana da söyleyin yani. Cidden çok kıskanıyorum onları böyle önceki hali sonraki hali diye resimlerini koyuyorlar ikisinde de aynı kıyafeti giymiş sonrakinde 50 kişi daha girebilecek gibi o pantolona. Yani ebru şallı gibi olmayı beklemiyorum ama ne bileyim azıcık vereyim yani. Zaten tek sorun göbeeek. Gitmiyor ya gitmiyor. Neyse yaptım olacak diyoruz ve yolumuza devam ediyoruz :D

 NOT: Kilolu olduğunuzu düşünüyorsanız modacıları dinleyin ve sakın enine çizgili şeyler giymeyin. En azından ayı gibi olan vücudunuzu file çevirmeniz an meselesi olur. Ama boyuna giyebiliriniz ben onay verdim. ^^

Küçük Minik Haydut Kız

Bahsetmiştim annemle babam bana 3 ay önce kızımı getirdi. Kızım kızım diyorum ama kendisi şu an 4 aylık bi yavru golden. Gerçi öyle demeye bin şahit lazım çünkü şu an sadece küçük bi hayduttan başka bi şey değil Parçalamadığı eşya, yemediği şey ve kaçırmadığı çorap,terlik kalmadı evde. Bana geldiğinde 31 günlüktü :) o kadar minik küçük patili sevimli ve tombiş bi şeydi ki anlatamam. Bu 3 ay boyunca tam anlamıyla herşeyim o oldu. Sabah 6,30da kalkıyorum mama yiyor dışarı çıkıyoruz tüm gün onunlayım oyun oynuyoruz falan. Başlarda kolay boyu kısaydı ereşebildiği hiç bir şey yoktu. Artık büyüdü son bi aydır görüp görebileceği herşeyi parçalamak istiyor e küçük olduğu için başlarda eve tuvaletini yapıyordu ben bütün gün elimde peçete ıslak bez onun arkasında evi temizliyordum. Bir sabah uyandığımda evdeki rulo havlunun yerde ve tam anlamıyla paraçparça olduğunu gördüm,
Daha bitermi canım bi kaç gün içinde sağlık karnesini kemirdiğini gördüm.
Şifonyerime atlayıp fotoğraf makinemi düşürdü hatta pillerini kemirmiş.
Arkadaşımın çorabını çekeleyip çıkardı ve yatağın altına kaçıp onunla oynadı.
Evden kaçmaya çok meyilli daha doğrusu büyük kuçulara resmen aşık.
Dolabımı açıp vitamin haplarını yedi.
Tam anlamıyla 1 kitabımı kemirdi tamamını hatta yemiş birazını, 2 tanesininde kapağını kemirmiş
Mama paketine atlayıp yarısını yemiş.
Ah bi kez dışarıda kurbağayı ağzına aldı ağzı köpürdü.
Kaç tane eşyamı diş izleriyle süslediğini sayamadım bile
Bunlar hep 5 dakika yanından ayrıldığımda olmuş oluyor.

Herşeyi ne kadar yukarı kaldırsam kaldırayım elbet almanın bi yolunu buluyor bazen uçtuğundan şüphelenmiyor değilim :) birde kızınca bi masum bakışı var kızası gelmiyor insanın. Ha tabi bide dinlemiyor bu aralar. Bi an önce büyümelisin Lucy, a bide seni çok seviyorum benim küçük haydut kızım.

Bi an herşey renksiz televizyon gibi olsun istedim.

İstedim çünkü o yıllar insanlar aşık olmayı bilirmiş, severmiş gerçekten. Zormuş belki birlikte olmak ama güzelmiş. Sevince karşılık bulmak çok zor karşılığı varsa bile anlamı başka elbet. Kim severse daha çok önce o kaybeder bence hayat bu kadar. Çok seviyorum hep böyle söylenir " Hiç böyle hissetmemiştim." ama ben hiç böyle hissetmemiştim, resmen aptallıkmış daha önce aşık oldum demelerim. Onu görünce kilitlenip kalıyorum içim eriyor kalbim yerinden çıkıyor en önemlisi söylediği her şeyi ayrıntısına kadar dinleyip kafamda yoruyorum. Komik ben insanları dinlemem bile. Onu izlemeyi seviyorum, giderken arkasından bakmayı. Bana şapşal demesini bile seviyorum. Oysa bilmiyor ona ne kadar aşık olduğumu, bilmiyor diye düşünüyorum ama bence anlamıştır. Yani onun yerinde ben olsaydım anlardım. Aslına bakılırsa onu kimseye anlatmak bile istemiyorum sanki ben birilerine anlatsam değerlenecek gidecek. Resmen saçmalıyorum. Ama anlamak zor böyle salak salak resimlerine bakıyorum gecenin bi yarısı pat diye uyanıp mesaj atmışmı diye bakıyorum çünkü bazen kendisi saat dinlemeden 2,30 sularında mesaj atabiliyor. Çok alıştım ama onun için aynı durumda değilim, mutlu mu olmalıyım mutsuz mu bilmiyorum. Daha da önemlisi nasıl atlatacağımı bilmiyorum. Hiç bi şey bilmiyorum. Sadece seviyorum. Aslında çok konuştum. Nasıl tanıştığımızı anlatmalıyım.
      Kasım ayı falandı heralde. Kızlarla okuldan çıktık eve yürüyoruz evin yanındaki kum sahada bi çocuk var köpeğiyle oynuyor. Köpek gördü bizi ve koştura koştura bana doğru gelmeye başladı, resmen şok oldum. Köpekçik geldi ve salyalarını güzelim montumun sağ kolunda bırakıp gitti.Sahibine söylenmeye başladım küçük bi münakaşaya girdik falan öyle geçti gitti. Bu yıl bana küçük kızımı aldı annemle babam, bir buçuk ay falan sonra evde annemle tartıştım aldım kızımı çıktım evden aklıma geldi bu çocuk a dedim onun da köpeği vardı arkadaş oluruz ne bileyim gittim bunların siteye orada arkadaşım oturuyordu o yüzden biliyorum orada yaşadıklarını. Girdim içeri oynuyoruz Lucyle falan. Biri çıktı lucyi sevdi falan baktım o :) tanıştık falan ama gitmesi gerekiyordu gitti. Sonra bende eve gittim bi iki hafta sonra tekrar gittim oraya balkondan çıktı ve buralarda mısınız daha bende geleyim dedi burdayız dedim aldı oğlunu geldi. :)) Bi saat kadar muhabbet falan ettik. sonra biraz dışarı yürüyelim istersen dedi tamam dedim o sırada annem aradı ve iftara çağırdııııııı. Uf anne yani falan diyorum içimden :D her neyse. Dedim benim gitmem gerekiyor falan hadi ya o zaman dışarı çıkarken haber verirsin de numaram yok değilmi falan dedi başımı salladım buna yanımda değil telefonum emin değilim ama vereyim dur dedi. verdi mesaj atayım ben o zaman dedim. Eve gidince mesaj atmış a evet doğruymuş falan diye böyle tanıştık ve o gün bu gündür her gece köpeklerimizi gezdirmeye başladık, tabi ben aşık oldum yani aslında o kadar kolay olmadı ama bi süre sonra fark ettim ki içim gidiyo resmen ona. böyle işte. :)